Uluslararası Marksist Eğilim ve Devrimci Marksist Eğilim’in 6. DSF Bildirisi

Turkish translation of Statement of the International Marxist Current and the Revolutionary Marxist Tendency (CMR) for the VI World Social Forum (January 2006)

Venezüella'nın Başkenti Caracas'ta yapılan 6. Dünya Sosyal Forumu, sol hareketlerin önümüzdeki dönem rotalarının ve yol alyrımlarının belirlenmesinde etkili olacak somut tartışmalara sahne oldu. Latinbilgi.Net sayfalarında Latin Amerika ekseninde sürdürülen bu tartışmaların farklı cephelerine yer vereceğiz. Yazıların yayınlanma tarihleri önem sıralaması ifade etmeyip, yayınlanma ölçütleri de savunulan düşünce her ne olursa olsun bir bütünlük içermesi ve somut gelişmelere dayandırılmasıdır. Aşağıda Ted Grant ve Alan Wood's tarafından kurulan Uluslararası Marksist Eğilimin 6. DSF öncesi bildirisini çevirisi yer alıyor. Sitemiz farklı siyasal ve akademik çalışmaların ilgili ürünlerine açıktır. Latinbilgi.Net


Daha iyi bir dünya için savaşanların tartışacağı ve dünyayı değiştirecek yeni önerilerin ortaya çıkacağı Altıncı Dünya Sosyal Forumu ve ikinci Amerikalar Forumu Venezüella’da toplanıyor.

Porto Alegre’de toplanan önceki Sosyal Forum’dan beri Kapitalizmin genel krizi durulmadı, hatta gittikçe derinleşti. Bu nedenle, uluslararası şirketlerin diktatörlüğüne, çevre bozulmasına; kapitalizmin işçilere, yoksullara ve ezilenlere zorla dayattığı savaş ve ıstıraba karşı koymak için kapitalist sisteme bir seçenek bulmak gerekiyor.

Daha iyi bir dünya olanaklı mı, acının, sömürünün olmadığı, insanların barış, bolluk ve uyum içinde yaşadığı bir dünya? Yoksa böyle bir toplum istemek boş bir hayal mi?

Bizim düşüncemize göre, evet daha iyi bir dünya olanaklı. Sadece olanaklı değil, ama bugün bile dünyanın birçok köşesinde yeni toplumun temelleri atılıyor bile. Ve bu, başarıya ulaşacak yegane yolla, kapitalist sisteme karşı milyonlarla işçi, gençlik ve ezilenlerin örgütleriyle daha iyi yaşam şartları, iyi bir gelecek ve sosyalist bir toplum yaratmak için uğraşarak yapılıyor. Bu Forum’un Venezüella’da toplanması bu gerçeğin yansıması. Venezüella dünya devriminin öncüsü.

Venezüella, yığınların ve işçilerin geleceklerini yönlendirmek için toplumu değiştirmeyi kendi ellerine almalarının en iyi örneği. Bolivar Devrimi, işçilerin ve sıradan insanların düşmanı kapitalist oligarşi ve emperyalizme, ezilmelerinden ve yoksulluklarından sorumlu yağmacılara karşı koyma gücünden kuşku duyanlara en iyi yanıt. Venezüellalı işçiler ve köylüler defalarca gericilerin ve emperyalizmin devrimi yok etme ve Başkan Chavez’i devirme girişimlerini durdurmayı başardılar.

Yığınlar 2002 hükümet darbesine karşı çıktılar, Carmona’yı (darbecilerin başkanı) Başkanlık Sarayı Miraflores’den kovdular ve Başkan Chavez’i geri getirdiler. Aynı yıl emperyalizmin önayak olduğu ve işverenler kurumu Fedecamaras’ın Venezüella İşçi Konfederasyonu’nun (Confederation of Venezuelan Workers-CTV) yolsuz ve kötü liderleriyle beraber yürüttüğü petrol endüstrisi grevini Venezüella işçi sınıfı bozguna uğrattı.

Chavez hükümeti son altı yıl içinde bir sürü seçimi halkın desteği ile, büyük çoğunlukla kazandığı halde, ABD emperyalizmi, hükümeti devirmeyi haklı gösterebilmek için, hükümetin demokratik olmadığı izlenimi yaratmaya çalışıyor. Bütün seçim yarışmalarında, halkın hareketlenmesi zafer kazanılmasında önemli rol oynadı. En önemlisi Ağustos 2004’te başkanın görevden alınması için yapılan referandumda gericiliğin ve emperyalizmin halkın çabaları ve örgütlenmesiyle yenilmesiydi.

2005 yılında Venezüella Devrimi büyük adımlarla ilerledi. En önemlisi, fabrikaları ele geçiren ve işçi kontrolü (cogestion) kuran işçi sınıfı yeniden hareketlendi. Invepal, Inveval, Alcasa gibi işçi idaresi programları başlatan fabrikalar, işçilerin fabrika ve ekonomiyi yukarıdan atanan patronlar ve yöneticiler olmadan, kendi yönetmedeki yeteneklerini gösteriyor.

Venezüella oligarşisinin halkın sırtına yüklediği sefalet ve cahillikle savaşa ilaveten Başkan Chavez kapitalizmin düzeltilemeyeceği, insancıl kapitalizm olamayacağı ve kapitalizmin alternatifi sosyalizm olduğu düşüncesini ortaya attı. Bu çok önemli bir nokta çünkü Doğu Bloğu Ülkelerinin (gerçek sosyalizmle hiçbir ilgisi olmayan bürokratik rejimler) çöküşünden beri, bütün dünyada bir tane bile sol kanat lideri kapitalizmin alternatifi olarak sosyalizmi öne sürmemişti. Bu, sosyalizmin çöktüğünü iddia eden, tarihin sona erdiğini ve tek alternatifin serbest pazar ekonomisi olduğunu söyleyen kapitalizm savunucularına vurulan bir şamar. Kapitalistlerin ideolojik kampanyası başarısızlıkla sonuçlandı çünkü kapitalist sistem çöküyor ve insanlığa baskıdan ve acıdan başka verebileceği bir şey yok.

Ya Barbarlık Ya Sosyalizm

Kapitalist sistem dünyayı ancak barbarlığa doğru sürükleyebilir. Irak savaşı bunun en iyi belirtisi. Doğal kaynakları zengin, okumuş bir halkı ve uygarlığın beşiklerinden biri olan bu ülke ABD emperyalizminin petrol açlığı, kar hırsı yüzünden mahvedildi, yıkıntı haline getirildi ve barbarlığa itildi. Iraklıların işgale karşı sert direnişi, tarihin en güçlü askeri gücünün bile işçilerin, gençlerin ve ezilenlerin emperyalist kölelikten kurtulma azmini kıramadığını açıkça gösteriyor.

Kapitalizm en gelişmiş kapitalist ülkelerde bile insanlara oldukça iyi bir yaşam sağlayamıyor. Fransa’da gençliğin başkaldırısı, pazar ekonomisi sınırları içinde, bankerler ve büyük işletmecilerin milyonlarca insana iyi iş ve gelecek temin edemediklerinin belirtisi. Avrupalı işçiler bunun bilincinde ve kısıntılara, yaşam şartlarına ve sosyal haklara dönük saldırılara karşı hareketlerin başladığını görüyoruz. Belçika’da üç hafta içinde iki genel grev oldu. Fransa ve Hollanda’da Avrupa Anayasası için referandumda “hayır” oyları aynı olgunun belirtisi. Yunanistan’daki son grevi de ekleyelim; bütün bunlar yaşam ve iş şartları saldırıya uğrayan Avrupalı işçilerin direniş örnekleri.

Dünyanın en gelişmiş kapitalist ülkesi ABD bile sarsıntı içinde. Katrina Kasırgası’nın yarattığı kriz bütün ABD halkına hükümetin çürümüşlüğünü gösterdi. Bush Irak’a binlerce asker ve malzeme gönderirken, hükümeti, kendi vatandaşlarına yardım etmekten aciz kaldı. Bu durum sosyal harcamalarda yapılan kısıntılar, askeri harcamalardaki artış ve zenginlere yapılan vergi iadeleri yüzündendi. Kriz aynı zamanda ABD halkının önemli bir kesiminin nasıl bir sefalet içinde yaşadığını ortaya çıkardı. Her zaman olduğu gibi, bu durumlarda en çok yoksullar acı çekiyor- doğanın kaprisleri yüzünden değil ama toplumun bir avuç zengin iş adamı ve spekülatörün en yüksek kar peşinde koşmasının yarattığı anarşi ve kargaşa üstüne kurulmuş olması yüzünden.

Katrina ve Rita Kasırgaları dev uluslararası şirketlerin yarattığı küresel ısınmanın, ozon tabakasını yok etmeye başlayan, denizleri, nehirleri ve havayı zehirleyen çevre kirlenmesinin bir sonucu.

Kapitalizm sadece insanlığı değil, aynı zamanda gezegendeki bütün canlıları tehdit ediyor. Bu nedenle Polonyalı devrimci Rosa Luxemburg’un sloganı “Ya Sosyalizm Ya Barbarlık” bugün her zamankinden daha çok geçerli. Her gün 30,000’den fazla çocuk açlıktan ölürken, 800 milyon insan açken, dünyanın en zengin üç adamının varlığı en fakir 48 ülkenin toplam ulusal gelirine eşit. Dipsiz bir kuyuya düşmemek ve ileriye gitmek için insanlık kapitalist sistemin temelini oluşturan kalıntılardan kurtulmalı: üretim araçları, endüstri, bankacılık ve toprağın özel mülkiyeti ve insanlığın ilerlemesini frenleyen ulusal devlet.

Devrimde Latin Amerika

Krizle karşı karşıya kalan toplumda Venezüella’nın dünyanın ezilenlerine yol gösteren fener gibi görünmesi normal. 2005 yılında Bolivar Devrimi bütün Latin Amerika’da başvuru kaynağı oldu. Çünkü kıtanın yaşadığı savaşımlar milyonlarca insanın bilinçlenmesine ve daha iyi bir dünya ve gelecek nasıl yaratılır diye araştırmaya başlamasına yol açtı.

Çok örnek var: Arjantin, Meksika, Peru ve Ekvador’da etkili halk hareketleri başladı. En son örnek Bolivya’da işçilerin ve köylülerin uluslararası şirketlerin zengin doğal kaynaklara el koymasını önlemeye yönelik, kamulaştırma ve gelirlerin işçilerin ve yoksulların yararına kullanılması için verdikleri devrimci mücadele oldu.

Mesa hükümeti bir aylık bir mücadeleden sonra devrilince, Bolivyalı işçiler geçen haziranda iktidarı nerdeyse ele geçiriyordu. 1952 ve 1972 yıllarının devrimci geleneğine geri dönerek, mücadelede iş birliği için, özellikle El Alto şehrinde, cabildos abiertos (açık kent meclisleri) kurdular. El Alto Bolivya devriminin kumanda merkezi oldu. Yığınların baskısıyla Parlamento başkent La Paz’dan Sucre’ye kaçmak zorunda kaldı. Bu sırada işçiler ve köylüler iktidara gelebilirdi ama ne yazık ki cabildos abiertos’a dayanarak emperyalistleri ve oligarşi yöneticilerini uzaklaştıracak devrimci bir liderlik olmadığından, Bolivya’da başarılı bir sosyalist devrim engellendi.

Haziran 2002 halk hareketlerinin yan ürünü olarak Evo Morales aralık seçimlerini kazandı. Bolivyalı işçiler ve köylüler onu gereken devrimci değişiklikleri yapacağı, özellikle hidro-karbonları (doğal gaz) kamulaştıracağı umuduyla iktidara getirdi. Evo Morales’in önünde iki seçenek var: ya kapitalistlerin yanında ya da işçi ve köylülerle beraber olacak. Yığınların acil gereksinimlerini karşılama girişimi kapitalistlerin ve emperyalistlerin çıkarları ile çatışacak. Ya emperyalistlerin baskısına boyun eğecek (o zaman kendisini iktidara getiren yığınlar tarafından devrilen Lucio Gutierrez’in akıbetine uğrayacak) veya Başkan Chavez gibi oligarşi ve emperyalizme karşı duracak.

Latin Amerika Cumhuriyetlerinin Sosyalist Federasyonu İçin! Sosyalist Dünya Federasyonu İçin!

Latin Amerika’da genel sola doğru kayış, bütün kıtada sosyalist bir değişimi gündeme getiriyor. Sefalet sorununu tek bir ülkede halletmek olası değil. Kardeşlik ve ekonomik dayanışma bazında bütün Latin Amerikan halklarının işbirliği gerekli. Kıta’nın zengin kaynak ve insan gücü üstüne kurulan ve kamulaştırma ve demokratik planlamayla çalışan bir ekonomiye dayandırılan Latin Amerika Cumhuriyetleri Sosyalist Federasyonu yoksulluğu birkaç yıl içinde yok edebilir ve yaşam standardını gelişmiş kapitalist ülkeler düzeyine yükseltebilir. Bu gerçekleşemeyecek bir düş değil, Amerikaların yoksullarının ileri gitmesi için yegane gerçekçi yol.

Kıta’da yaygın olarak sol kanat hükümetlerin seçilmesi, toplumun çoğunluğunun kökten bir değişim istediğini gösteriyor. Bu sürecin en ileri olduğu ülke Venezüella. Bununla beraber yoksulluğu, sömürüyü ve baskıyı yenmek için, önce bunun kaynağı yok edilmelidir. Venezüella’da ya da herhangi bir Latin Amerika ülkesinde ekonomik güç -bankaların büyük işletmelerin ve toprağın kontrolü- emperyalizm ve oligarşinin elinde olduğu sürece ilerici reformlar her zaman tehlikede olacak.

Bu kazanımları garantilemek ve geliştirmek için oligarşi ve uluslararası şirketleri kamulaştırmak, ekonomiyi demokratik bir şekilde ve halkın çoğunluğunun katılımıyla planlamak şart. Toplumun yeni bir düzene, sosyalist düzene, göre şekillendirilmesi ancak işçilerin ve yoksulların demokratik katılımı ve kontrolü ile gerçekleşebilir.

Devlet, tarihsel olarak egemen sınıfın aygıtı oldu ve halk çoğunluğunun, işçi ve yoksulların ülkenin idaresine katılımını engelledi. Dördüncü Venezüella devletinde bugün hala bakanlıklarda, adli sistemde, polis kuvveti vesaire’de eski bürokratlar yer alıyor. Bu yıkılmalı ve yerine, halk meclislerine, fabrika ve yerel idare alt komitelerine dayandırılan, ülke işlerini kontrol eden yeni bir devlet yapısı oluşturulmalı. Delegelerin seçimle geldiği ve görevden alınabileceği, ülkenin yönetiminde tam yetkili demokratik bir yapı kurmak devrimi tehdit eden bürokrasi ile savaşmanın tek yolu.

Bize Katılın

Yığınların devrimci tutkularının gerçekleşmesi için Venezüella’da, Bolivya’da ve diğer ülkelerde, bu düşünceleri paylaşan ilerici devrimci aktivist, işçi, öğrenci ve köylüler için tek eksiklik, sosyalist ve Marksist programı olan devrimci bir örgütte toplanmamaları. Bütün ülkelerde yapılacak temel iş bu.

Kapitalizmin değişik tempolarda ilerleyen krizi bütün ülkelerde büyük değişiklikler ve devrimci hareketler için gerekli şartları yaratıyor. Her zamankinden çok bugün tüm devrimci Marksistlerin tek bir uluslararası Marksist harekette bir araya toplanması kaçınılmaz oluyor. Marksist teorisyen Ted Grant ve Alan Woods tarafından kurulan Uluslararası Marksist Eğilim’de (International Marxist Tendency) üstümüze aldığımız görev bu.

Bize katılarak sosyalizm için mücadele etmek istiyorsanız:

http://www.marxist.com/world-social-forum-caracas240106.htm

[Marksist.com'dan Latinbilgi.Net tarafından çevrilmiştir]

www.latinbilgi.net